GLUTEN

Gerçekten Düşmanımız Mı?

Bundan yüzlerce yıl önce atalarımız avcı-toplayıcı zamanlarında tahıldan çok hayvanlarla , meyvelerle , kabuğu olan besinlerle ve tohumlarla beslenirlerdi. Daha sonra yerleşik yaşama geçerek tarımla birlikte mevsiminde yetiştirdikleri yiyeceklerle beslenmeye başladılar. Günümüzde ise her mevsim her türlü besine ulaşımımız çok kolay. Bunun sebebi de artık işlenmiş gıdalar üretiyor ve tüketiyor olmamız. Üreticiler tarafından gıdaların içindeki lifler ve besin maddeleri , daha uzun bir raf ömrü ve hızlı bir şekilde çoğaltılıp daha fazla insana ulaştırılmak için değiştiriliyor. Yapılan çalışmalar , işlenmiş gıdaların içindeki doğal olmayan bu proteinleri sindirmemizin zor olduğunu ve buna bağlı reaksiyonlar geliştirdiğimizi göstermektedir.

Peki glutenin vücudumuzda hastalıklara veya reaksiyonlara neden olmasının sebebi ne diye soracak olursanız basitçe şöyle açıklayabilirim. Glutenin sindiriminin zor olması ve sindirilemeyen parçalarının kan akışına karışmasıyla bağışıklık sistemi gluteni yabancı bir madde olarak algılıyor. Bağışıklık sistemi bu yabancı maddeye karşı vücudu korumak için antikor üretip glutene saldırıyor. Ama bu savaş sırasında maalesef kendi sağlıklı dokularımızda zarar görüyor. Bağışıklık sistemimiz eğer glutenler çok fazla sayıdaysa tam olarak vücuttan temizleyemiyor ve temizlenemeyen glutenler kanla birlikte vücudun farklı organ ve dokularına giderek oralarda birikiyor. Bu durumda doku hasarlarına, otoimmün reaksiyonlara, enflamasyonlara yani alerjilere, romatolojik hastalıklara, tip 1 diyabet gibi sağlık sorunlarına neden olduğu düşünülüyor.

Bu hastalıkların oluşmasının temel sebebi gluten mi? Büyük bir çoğunluk için evet. Bu yüzden diyetisyenler olarak bu hastalıklardan muzdarip danışanlarımız geldiğinde anamnezlere göre glutenin sebep olup olmadığını tespit edebilmek için beslenmeden çıkarıp gözlemliyoruz.

Bu kadar zararlıysa herkes glutensiz mi beslenmeli? Tabiki de hayır. Gluten günlük hayatta tükettiğimiz neredeyse her besinin içinde var. Arpa , buğday ,çavdar ve yulafın içinde bulunan bir protein. Uğradığı değişiklikler gluteni daha güçlü ve yoğun bir hale getirdi. Buğday unundan yapılmış ekmekler, pideler, bazlamalar, simitler, tam tahıllı ekmekler, makarnalar, bulgurlar, yulaflar, arpa ve malt içeren alkollü içkiler, krakerler, börekler, pastalar… hepsinin içinde gluten kullanılıyor. Eğer glutenli bir gıda tükettikten sonra ağzınızda, burnunuzda veya boğazınızda şişlik oluşmuyorsa , kaşıntılar ,ürtiker ,mide bulantısı ,şişkinlik , kusma , hazımsızlık , ishal veya kabızlık gibi belirtilerden şikayetçi değilseniz glutene karşı herhangi bir hassasiyetiniz yok demektir. Ama bu ileride gluten yüzünden rahatsız olmayacağımızın garantisi olduğu anlamına gelmez. Sağlığımızı korumak için mümkün olduğunca işlenmiş gıdalardan uzak durmamız gerekiyor.

Bütün bu saydığım gluten içeren besinler dışında glutensiz olarak biz ne tüketebiliriz derseniz ; pirinç , pirinç unu , mısır unu , glutensiz unlar , karabuğday , kinoa , mercimek , nohut , barbunya ve bunların unları , keten tohumu , kuru fasulye gibi besinler ve bu besinlerle yapılmış yiyecekler tüketebilirsiniz.